*(*cemal sureya nın ic yakan dizesi)
'i've never felt alone
till i met you'
diyor ya stephan*(*third eye blind) işte öyle birşey. evet ütopyalar insanı sürükler, hayaller kandırır ama hiçbiri artık tutulamayacak bir el, dokunulamayacak bir ten gibi acıtmaz. çünkü yaşamışsınızdır bir kez/bir çok kez, bilirsiniz tadını.
aramanın sonu yok. hiç elde edilmemiş bir şey üzerine binlerce cümle kurulabilir, tebessüm bile edilebilir, ama giden/gidilen öyle değil. sınırlı, geri dönülmek istenen anlar hatırlanır her seferinde, evet güzeldirler, bundan ötürü bir gülümseme yayılır insanın yüzüne ama ardından hıçkıra hıçkıra ağlatır da. tekrarı yoktur. yoktur yinesi. çıkarı, yolu yoktur artık. bulduğunu kaybetmek zordur evet ama asıl zor olan onunla birlikte umudun da kaybedilmesidir. aranılana dair umutlar büyüyebilir insanın içinde, kaybedilene dair büyüyebileceklerse yaralardır.
o eli bırakmamak bıraktırmamak gelir insanın içinden, ne pahasına olursa olsun bir kez bulduğunu kaybetmemek ister ama bazen güçsüzleşiyor, kendisi için çabalayacak gücü bulamadığında ya gitmeyi seçiyor ya da susmayı. belki de paylaşır iki insan, birer birer..